27 Kasım 2013 Çarşamba

ÇİKOLATALI PASTA

Aranızda çikolatalı pasta sevmeyen var mı :) Müthiş bir pasta ile karşınızdayım. Garanti veriyorum bu pastadan sonra çikolatalı pasta anlayışınız değişecek. Yerken buram buram çikolata tadı alacağınız pasta tarifim ve süslemesi karşılarınızda:


Malzemeler:
1 paket bitter çikolata(80 gr)
1 paket sütlü çikolata(80 gr)
1 paket krema(200ml)
1 paket krem şanti+ krem şanti tarifindeki miktar kadar süt
1 ymek kağışı dut reçeli
süslemek için fındıklı çikolata ve hindistancevizi
1 hazır pastaban

İlk başta ganaj kreması için kremayı bir sos kabına alıyoruz. Kaynamaya başlamadan içeine çikolatayı atıp birbirlerine geçene dek karıştırıyoruz ve soguması için bekliyoruz. O arada krem şantiyi de tarfiindeki gibi hazırlayıp 4 te 1 ini krema sıkma aparatına koyup dolaba kaldırıyoruz ki süslerken zorlanmayalım.
Pandispanyanın yarısını pastayı yapacagımız tabağa alıyoruz. Bir bardak su ile dut reçelini karıştırıp kekin üzerini ıslatıyoruz. Islanan kekin üzerine krem şantinin 4te 2 sini yayıp spatula ile düzeltiyoruz. Biraz da ganaj gezdirip kekin dğer yarısını üstüne kapatıyoruz. Kalan reçelli suyla bu katını da ısladıktan sonra krem şantinin kalan 4 te birlik kısmı ile üzerini ve kenarlarını sıvıyoruz. Tam ortasından başlayıp yavaş yavaş ganaj krememızı gezdiriyoruz. Ganajı çok akışkansa biraz daha bekletin kıvam alacaktır. Çikolatalı kat da kendine geldikten sonra krema sıkma aparatındaki krem şanti ile dilediğimiz gibi süslüyoruz. Ben ortadaki kalbin içini hindistan cevizi ile doldurdum. Biraz da fındıklı çikolatam vardı, küçük küçük doğrayıp onunla süsledim. Bir yiyen bir daha istedi bu pastayı. Afiyet olsun.





26 Kasım 2013 Salı

DANTEL DESENLİ KURABİYE

Sunumu değişik ve güzel şeyler herkesin ilgisini çeker. Özellikle pasta, kurabiye , kek gibi ürünlerde sunum gerçekten çok önemli. Ancak herkesin evinde desen oklavası, süsleme aparatları olmak zorunda da değil. Bunlar yok diye güzellliklerden mahrum mu kalacağız? Tabi ki hayır :) Evdeki malzemelerle yapılabilecek, kolay ve süslü bir kurabiye tarifim var.Ayrıca çok da lezzetli. Süsü için lezzetinden feragat etmek zorunda olunmayan bu kurabiye yapıldığı gün tükendi. Elimde bir tek fotoğraf kalmış. Fikrine bayılacaksınız. İşte tarifim:

Malzemeler:
1 paket margarin
1 tane yumurta
1 paket vanilya
1 su bardağından 1-2 parmak eksik pudra şekeri
yarım çay kaşığı kabartma tozu(karbonat değil)
4 bardak kadar un ya da 4 bardak un+ 1 çay bardağı nişasta

Yağ oda sıcaklığında ise yoğurmaya hemen başlayabilirsiniz. Ama değilse biraz eritin. Eritmekten kasıt kızartmak değil. Kısık ateşte yarısı eriyene dek beklerseniz diğer yarısı kalan sıcaklıkla erir. Erimiş margarin yerine tereyağ da kullanabilirsiniz. Yağ, şeker , yumurta ve kabartma tozu iyice karıştırılır. Üzerine un yavaş yavaş eklenerek kurabiye hamuru yapılır. Streç film ile sarılıp biraz sertleşene dek dolapta bekletilir. Yaklaşık yarım saat yeterli oluyor. Daha sonra merdane ya da oklava ile kalınca açılır. İşte işin can alıcı kısmı :) Tam anlamıyla acılmayan hamurun üzerine önceden temizlenmiş bir dantel serilir ve oklava ile yavş yavaş, çok bastırmadan hamur açılır. Kalem kalınlığında açılan hamurun üzerinden dantel dikkatlice çıkartılır ve kurabiye kalıbı ile kesilip fırın tepsisine dizilir. 175 derecede 15-20 dk pişirilir. Desenlerin bozulmaması için çok kabarmayan bir hamur gerekli, kabartma tozunu az koymanız bu işin püf noktası. Eğer kakaolu yapmak isterseniz un miktarını ayarlayarak kakao ekleyebilirsiniz. Üzeri kızarana dek pişmemeli, çıkardığınızda kurabiyeler yumuşak olsa da kendini çekecektir. Aşamalarını da fotograflamak isterdim yalnız önceden yapmış olduğum bir kurabiye olduğu için akıl edememişim. Bir dahaki sefere eklerim.

25 Kasım 2013 Pazartesi

ÜÇ RENK BİBERLİ BULGUR PİLAVI VE SARI BİBERLİ SALATA

Küçük bahçemde- ki kendileri saksıdan ibaret- yetiştirdiğim biberlerden bir şeyler yapmanın vakti gelmişti. Muhteşem renkleri insanı cezbediyor. Kendi ellerinizle dikip yetiştirdiğiniz bir şeyi pişirip yemek ise paha biçilemez.


Malzemeler:
1 tane sarı biber
bir tane yeşil biber
1 tane kırmızı biber
1tane domates
1 bardak bulgur
tuz
1 tane soğan

Soğanı yarım ay şeklinde doğrayıp tuz ile birlikte bir tavada kavrulmaya bırakıyoruz. Akabinde ince doğradığımız al biberi ekliyoruz. Diğer biberlerden daha zor pişiyor çünkü. O da biraz yumuşayınca sarı biberleri daha sonra da yeşil biberleri ekliyoruz. Hepsi pişmeye yaklaşınca da en sonunda rendelediğimiz domatesi ekleyip iyice kavuruyoruz. üzerini aşacak kadar su ekleyip orta ateşte kapağı kapalı bir şekilde pişiriyoruz.

Salata için verebileceğim özel bir tarif yok. Çoban salata yapıp sarı biberle süsledim. Sarı biberler havuç gibi görünüyorlar. Fikir olsun hem, hem de blogumda kalsın istedim. Afiyet olsun.

24 Kasım 2013 Pazar

SEBZELİ KIZARTMA TÜRLÜSÜ VE NOHUTLU BULGUR PİLAVI



Ben bulgur pilavını çok severim. Bulgur zaten başlı başına çok besleyici bir besin. Amerika 'nın savaş olasılığına karşı stokladığını duymuştum. Haber şöyleydi:
ABD’li doktorlar artık ilaç yerine bulgur veriyor.

O kadar ki çok faydaları var.

Özellikle de hamilelikte bir numaralı ilaç yerine geçiyor.

Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Bayram diyor ki;

-’Amerikalılar bizdeki gibi hap vermiyor, onlar bulgur öneriyor’ .

HAMİLELİK İÇİN MUCİZE ETKİ

Profesör Doktor Mustafa Bayram´ın aktardığına göre, ´´Bir kadın hamile olduğu zaman bebeğin beyin gelişimi için doktorlar folik asit ilaçları veriyor, bu ilaçlar çocuğun beynini geliştiriyor.

Fakat Amerikalılar bizdeki gibi hap vermiyor, onlar bulgur öneriyorlar.

Diyorlar ki ´hamileyseniz ilk 3 ay içerisinde bulgur yediğiniz zaman folik asidi ilaçtan değil direkt olarak bulgurdan alabilirsiniz´.

O açıdan bulgur önemli´.

Bulguru ABD´de gözde yapan bir çok yönü var.

Onlardan bazılarını Prof. Bayram şöyle sıralıyor;
*Bulgur, böcek ve larvaların oluşumuna dayanıklıdır.

*Raf ömrü oldukça uzun, sıcağa ve rutubete dayanıklıdır.
*Bulgur doymamış yağa sahiptir, beslenmede önemlidir ve ekonomiktir.
*Hazırlanması kolaydır. Vejeteryan beslenmeye çok uygun bir üründür.
*Kalp için oldukça yararlı, sindirimi kolaydır.
*Süt ile karıştırıldığında mükemmel, muhteşem bir gıda oluyor.

ET KANSERDEN KORUMAZ AMA BULGUR KORUR

Başlığa bakıp da et yememezlik etmeyin, onun yeri abartmamak kaydıyla ayrı ama en azından etli çiğ köfte yerine bulguru, özellikle haşlanmış (yalancı köfte gibi) olarak tercih edin ve sofranızda bulguru en azından haftada 2 kez tüketin.

Dünyada ilk işlenen gıda maddelerinden biri olan bulguru, meşhur moğol imparatoru Cengiz Han savaşlarda ordu erzakları arasında bulundurmuştur.

FAKİRİN DOKTORU

Gelelim ucuz olduğundan mı bilinmez ülkemizde Anadolu mutfağı dışında çok da fazla itibar görmeyen bulgurun faydalarına.

*Bulgur özellikle bağırsak kanseri riskini büyük oranda azaltır.

*Besin değeri yanında vitaminler açısından da son derece zengin bir gıdadır.

*Bulgur çözünebilen ve çözünemeyen lifler (fiber) bakımından oldukça zengindir.

*Fiber düzenli olarak tüketildiğinde bağırsak kanseri riskini engelleyen önemli bir besin elemanıdır.

KOLESTROLÜ DÜŞÜRÜR

*Karbonhidrat değeri düşük, protein değeri yüksektir.

*Bunun dışında B1, B6 vitaminleri ve Niasin’den zengindir.

*Bulgurda bulunan lifler, içerisinde bulunan selüloz, pektin gibi yapılarla vücutta dengeleyici etki gösterir.

*Suda çözünebilen lifler, kan şekerini kontrol ederek kolesterolü düşürücü etki gösterir.

KİLO VERMEK İSTEYENLER İÇİN BİREBİR

*Lifli besinler diğer besinlere oranla aynı zamanda daha fazla tokluk hissi vererek kilo vermeyi kolaylaştırır.

*Ayrıca günlük su ihtiyacını da artırdığından bol su içilmesini sağlar.

*Bulgurda bulunan B1 vitaminleri, folat ve magnezyum sinir ve sindirim sistemi sağlığında önemli rolleri olan maddelerdir.

BULGUR KABIZLIĞI DA ÖNLÜYOR

*Bulgur aynı zamanda içerdiği mineral ve vitaminler sayesinde bağırsakların düzenli çalışmasını sağlar.

*Kabızlığı önler,

*Sinir sisteminin düzenli çalışmasını sağlar,

*Zihni dinlendirir ve enerji verir.

EKMEK GİBİ

*2 yemek kaşığı pişmiş bulgur kalori değeri bakımından 1 dilim ekmeğe denk düşmektedir.

*Zayıflama diyetlerinde kolestrol sorunu olanları ekmek yerine bu sebeple bulgur önerilir.

PİRİNÇ YERİNE BULGUR TÜKETİN

*Doktorlar bulgurun, vitamin ve protein yönünden pirince oranla daha zengin olduğu da bildiriliyor.

*Ege Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü´nce yapılan bir araştırmaya göre, bulgur, pirince göre 4 kat kalsiyum, 4 kat demir, 2 kat fazla protein içeriyor.

*Vitamin ve protein yönünden zengin olan bulgur üstelik çok daha ucuz.

DEMİR ORANI ISPANAKTAN BİLE FAZLA

Bulgurda, bazı sebzelerden daha çok demir bulunmaktadır.

Bu sebeple de doktorlar vücudunda demir eksikliği bulunanlara ıspanak yemelerini tavsiye ediyor.

Porsiyon yününden karşılaştırıldığında, ıspanakta 3,2 miligram, bulgurda ise 3,5 miligram demir olduğu görülür.

ÇİN´DE KUTSAL BİTKİLERDEN BİRİ

MÖ 2800´de Çin İmparatoru Shen Nung, bulgurun ana maddesi olan buğdayı; pirinç, darı, arpa ve soya fasulyesiyle birlikte beş kutsal bitkiden biri olarak belirlemiştir.

İNCİLDE DE GEÇİYOR

Hıristiyanların kutsal kitabı İncil de, eski Babil, Hitit ve İbrani halklarının 4 bin yıl önce, Mısırlıların ve Doğu Akdeniz´de kurulu diğer uygarlıkların da MÖ 1000 yılında pişirilip kurutulmuş buğdayı kullandıklarını göstermektedir.

Radyasyona karşı dayanıklı olduğu için stratejik gıda olarak kabul edilen ve stoklarda tutulan bulgur, kolay hazırlanabilmesi ile de avantajlı bir gıda.

BM BULGUR STOKLUYOR

Raf ömrü uzun olduğu için bozulmaması ile bilinen bulgur o kadar kıymetli ki ABD´de savaş olasılığına karşı stoklanıyor.


 Bir arkadaşımın komşusu değirmende buğdayı çektirerek bulgur yapıyormuş Tadı inanılmaz güzeldi. Eskiden kadınlar yaparmış. Buğday haşlanırmış, haşlanınca tabi şişiyor bir de. Sonra güneşte kurutulur ve dibek denilen dövme taşlarına alınırmış. Biraz ıslatılarak dövülür ve kırılan bugdaylar yine güneşte kurutulurmuş. Sonra da savrulup kepeğinden arındırılınca yemeye hazır hale gelirmiş.
izlemek isteyen :
bulgur yapımı

Gelelim tarifimize. Türlüyü normalde çiğden yapıyorum. Bir kere de böyle yapayım değişiklik olsun, musakkaya benzesin diye düşündüm.

Malzemeler:
1 tane patlıcan
3 tane biber
1 tane patates
2 tane domate
3 diş sarımsak
1 büyük soğan
tuz, karabiber

1 bardak bulgur
1 yk tereyağ
1 çay bardağı haşlanmış bulgur.

Patlıcanın kabuklarını alacalı soyup uzun uzun dilimliyoruz. Tüm sebzeleri uzun dilimledim. Patatesi de soyup yıkayıp dilimliyoruz. Biberlerin de içlerini temizleyip doğruyoruz. Sırasıyla, çok çok az yağda, patatesleri, biberleri ve patlıcanları tuzlayıp kızartıyoruz.Bir yayvan tavaya kızarttığımız tüm sebzeleri koyup harmanlıyoruz.
Başka bir tavada piyazlık doğranmış soğanları yağ ve tuz ekleyerek biraz kavuruyoruz. Tuz soğanın daha çabuk pişmesini sağlar.Tam pembeleşmeden küçük doğranmış sarımsakları ilave ediyoruz . 1dk geçmeden  rendelenmiş ya da benim yaptığım gibi kabukları soyulup tavla zarı kadar doğranmış domatesi ekleyip domatesler yumuşayana kadar pişiriyoruz.Pişen domateslerin üzerine yarım bardak su ekleyip fokurdayana kadar bekliyoruz ve ocağı kapatıyoruz. Bu sosu harmanladığımız sebzelerin üzerine gezdirip kapağı kapalı bir şekilde sebzeler yumuşayana dek pişiriyoruz.

Bulgur pilavı için de tereyağı kızdırıp içine bulguru atıyoruz. Biraz kavurup üzerini geçecek kadar , yaklaşık 1 çeyrek bardak su ekliyoruz. Bulgurların üzerine nohutları da atıp kapağı kapalı bir şekilde orta ateşte suyunu çekene dek pişiriyoruz. Afiyet olsun.


23 Kasım 2013 Cumartesi

KIRMIZI PANCAR SALATASI

Sofranızı renklendirmek istiyorsanız ideal. O kadar güzel bir rengi var ki. Hem bereketli, hem doyurucu, hem leziz, hem sunumu güzel. Daha ne olsun ? Ayrıca bir çok derde de deva kırmızı pancar. Faydalarını sıralamak gerekirse:
A, B, C ve P vitaminlerinden zengindir... Serinletici, iştah açıcı, besleyicidir. Bileşiminde bulunan ve radyoaktif bir eleman olan rubidyumun sindirim üzerinde olumlu bir etkisi vardır. Pancar aynı zamanda fosfor, demir, bakır, potasyum, magnezyum, kalsiyum, brom, çinko, manganez ve şeker bulunur.
Kırmızı pancar alyuvarların oluşmasında rol oynar. Kırmızı pancarın suyu en güçlü kan düzelticilerden biridir. Havuç suyuyla yarı yarıya karıştırılan kırmızı pancar suyu, günde 400 gr. içildiğinde alyuvarların sayısını kısa zamanda yükseltir.
Damarlarda toplanan mineral kalsiyumu en iyi eritebilen de yine pancar suyudur. Zerdeçal, mürrisafi veya tarçınla pişirilmiş kırmızı pancar, karaciğer ve dalaktaki tıkanıkları açar. Böbrek ve safrakesesi temizler.
Pişirilmiş ve ezilmiş kırmızı pancar şişliklere sarılırsa, şişlikleri indirir.
Kırmızı pancar suyu içmek, rahmin fibromlarını ve miyomları ile göz perdelerini eritir, yüksek kan şekerini ve tansiyonu indirir.
Prostat, verem ve sinir hastalıklarında faydalıdır.
Ilık pancar suyu kulağa damlatılırsa, ağrısını keser ve iltihaplanmayı durdurur.
Kafa derisine sürülürse kepeğe karşı çok iyi gelir.
Mide ve bağırsak üzerinde olumlu etkisi vardır.
Kemik zafiyeti olanlara çok fayda verir.
Karaciğer hastalıklarına karşı koruyan özelliği ile tanınır ve karaciğerin düzenli çalışmasını sağlar. B vitaminleri ve fosfor ile sinirleri yatıştırır.
İçinde bulundurduğu radyoaktif madde ile vücudu şeker hastalığına, vereme ve kansere karşı koruyor.
Almanya’da Dr. Sigmund Schmidt ve Macaristan’da Dr. Ferenczi bu bitkiyi lösemi ve kanserde önleyici ve tedavi edici olarak kullanmaktadırlar.  


Malzemeler:
Bir tane kırmızı pancar
1 yemek kasıgı yoğurt
1 yemek kaşığı mayonez
1 küçük diş sarımsak

Pancarı iyice yıkıyoruz.Bir tencerede üzerini aşacak kadar suyun içine bırakıyoruz. Çok fazla su kullanmamak için pancarın boyuna yakın bir tencere kullanmanızı öneririm. Hiçbir yerini kesmeden pişirmeliyiz. Ama başka çare yoksa ikiye de bölünebilir. Kesilince vitamininin ve renginin kaçacağını düşünüyorum. keza böyle pişince bile su kıpkırmızı oluyor. Piştiğini anlamak için pancara ince bir bıçak batırabilirsiniz. Kolayca çıkıyorsa pişmiştir. Çok yumuşamasına gerek yok patates gibi.
O pişerken yoğurt sosu için sarımsakları ezip yoğurtla karıştırıyoruz. Mayonez eklemek istemezseniz 1 kaşık daha yoğurt ekleyebilirsiniz. Dilediğiniz kadar bol yoğurtlu da yapabilirsiniz, daha çok yoğurt eklenince daha pembe bir renk alacaktır. Tuz da ekleyip bir kenara alıyoruz. Pişen pancarın suyunu süzüp soğumaya bırakıyoruz. Soğuyunca rendeleyip yoğurt sosu ile buluşturuyoruz ve servis tabağına alıyoruz. Yeşil çok yakışıyor kırmızıya. Ben maydanozla süslüyorum genellikle.Yalnız dikkat edilmesi gereken bir nokta var. Rendelenirken etrafa sıçrama olasılığı olduğunu unutmamak gerek. Mutlaka bir önlük ile çalışın. Afiyet olsun :)

22 Kasım 2013 Cuma

GARANTİLİ AYVA REÇELİ

Ayva reçeli yapmak istiyorsanız bu tarifi kesinlikle kaçırmayın. Mis kokulu insanın içini ferahlatan rengi ile göz kamaştıran bu reçel kahvaltı sofralarınızın vazgeçilmezi olcak. Hiç reçel yapmamış olanlar bile bu tarifle kolayca yapabilirler. Başka yerde yok.Garantili bir tariftir, deneyip yapamayacak olan kimsenin olmayacağını düşünüyorum.Sizler için ölçtüm,saat tuttum ; normalde ölçülü iş yapmayı sevmiyorum. İnsanın elinin ayarı ile daha lezzetli şeyler yapacağına inanıyorum. Buyrum tarifime:

Malzemeler:
2 su bardağı ayva
2 su bardağı su- başta
2 su bardağı şeker
şeker eklenince 1buçuk bardak daha su
Ayva çekirdekleri

Ayvaların kabuklarını soyup istediğimiz büyüklükte doğruyoruz. Ben tavla zarı kadar doğradım. Çok dişe gelmeyen ama marmelat gibi de olmayan bir reçel istiyordum. Ayvaların çekirdeklerini de kesinlikle atmıyoruz.Bir ara ayva çekirdeğinden jöle ve cilt maskesi tariflerini de vereceğim. Şimdi ise çekirdekler gıda boyası yerine kullanılacak. Reçelin rengini kırmızıya yakın bir renge çevirecek ayrıca jel kıvamı veren özelliği sayesinde jölemsi bir reçelimiz olacak.
Ayvaları ve suyu bir tencereye alıp ocağa yerleştiriyoruz. Saate bakıyoruz. Ocağa tencereyi koyup altını açtığımız andan itibaren 15 dk sonra altını kapatıyoruz. Kaynama süresi de dahil yani bu süreye. Şekerini ilave edip üzerine bir buçuk bardak daha su ile ayva çekirdeklerimizi ekliyoruz ve ocağın altını açıyoruz. Toplam 1 saatte pişiyor.Bekledikçe rengi koyulaşacaktır.

 Reçel kıvamını böğürtlen reçeli tarifinde anlattığım gibi anlayabilirsiniz. Bir tabağa çok az koyun buzluğa alın, reçel gibiyse olmuştur, daha akışkansa biraz daha vardır. Soğuduğu zaman içerisinden çekirdekleri çıkarıp atabilirsiniz. Tüm reçellerde olduğu gibi hava almayan cam bir kapta ya da kavanozda muhafaza edebilirsiniz. Az yaptıysanız kapaklı bir kasede de bekletebilirsiniz. Kış aylarında reçellerin dolaba girmesine gerek yok ancak yazları dolapta durmaları gerekir. Afiyet olsun.

BÖĞÜRTLEN REÇELİ

Antalya ' da yağmurlar da başladı. Dağ taş ağaç yıkanıyor şimdi. Tam zamanıdır tertemiz toplanacak böğürtlenlerden reçel yapmanın. Yol ve dere kenarlarındaki dikenli çalılardan ellerini mora boyayan böğürtlenleri tek tek toplamak da ayrı bir güzel. Ev yapımı reçelin tadını dışarıda kesinlikle bulamazsınız. İşte benim -buradaki tabiriyle- 'diken üzümü' reçelim :)

Malzemeler:
4 bardak böğürtlen
 2 bardak şeker
2 yemek kaşığı limon suyu


Böğürtlenleri pişireceğimiz tencereye alıyoruz. Üzerine şekeri döküp kapağını  kapatarak bir gece böyle bekletiyoruz ki şekerle birlikte böğürtlenler sularını bırakabilsinler. Ertesi sabah kaynayana kadar orta harlı ateşte daha sonra kısıktan biraz fazla ateşte kıvam alana dek pişiriyoruz.böğürtlen ısındıkça su bırakacak , o yüzden su eklemiyoruz. Reçelin kıvam aldığını anlamak için cam ya da porselen bir kaba suyundan bir çay kasığı koyun ve buzluğa atın. Eğer reçel kıvamındaysa olmuştur. Çünkü olduğunu pişerken anlamak zor. Çok sulu gibi görünüyor ama altını kapatıp soğumaya bırakınca suyunu büyük ölçüde çekecek ve koyulaşacak. Ben bu hataya düştüm de oradan biliyorum :)Tam reçel gibi olmuşken kapadım, tabak testi yapmadım. Sonrasında kaskatı bir reçelim oldu. Ben de bir bardak kadar su koyup yeniden kaynattım. Biraz sulu kalsın, limon suyunu katıp bir iki sn. bekleyin ve ocağın altını kapatın. Afiyet olsun.




21 Kasım 2013 Perşembe

LABADALI BÖREK- EV YAPIMI İLİBADALI BÖREK


Labada Antalya ve çevresinde kendiliğinden yetişen bir bitki. Buralarda ilibada diye geçer. Anadoluda efelek, evelik, alabada isimleri de biliniyor. Hafif ekşimsi, bol besleyici bir bitki. Sarması, pilavı ve böreği çok yapılır. Bir ara pilavının tarifini de yazarım. Labada mide ve bağırsak bozukluklarını giderir. İştah açar, ishali keser,vücudu güçlendirir, kanı temizler, emziren annelerin sütünü arttırır.
İçerisinde A,C vitaminleri, fosfor , demir ve tanen vardır.İçerdiği demir diğer bitkilere oranla vücut tarafından daha kolay absorbe edilir.Kansızlığa da iyi gelir. Özellikle kök kısmı.. Bir rivayete göre de yağları eritir.


Malzemeler:

Börek hamuru :
6 bardak un
2 buçuk bardak peynir altı suyu ya da ılık su
biraz tuz
bir küp şeker

İç Harcı:
Bir avuç çökelek
Bir bağ labada
2 pırasa
karabiber,tuz,pul biber
1 büyük soğan

yarım bardak sıvıyağ
2 kaşık yoğurt
çörekotu, susam

İç harcı için tüm malzemeleri doğrayıp ovalıyoruz.

Fırın tepsisini sıvıyağ ile yağlıyoruz. Börek için 11 beze yaptım.  Benim hamurum arttı kalanını dolaba koydum gözleme yapmak için. Katları 4+4+3 şeklinde ayırdım.Açtığımız hamurların da aralarına fırça ile yağ sürerek hamurları yerleştiriyoruz. Aralara farklı bir sos da sürebilirsiniz ancak yağ kıyır kıyır bir börek olmasını sağlıyor. Daha yumuşak börek isterseniz yağı yoğurt ile karıştırıp sürebilirsiniz. Hamuru böyle yerleştirirken iki yerde harcından koyuyoruz.

Bittikten sonra böreği dilimliyoruz. Kekleri ya da börekleri eşit dilimlemek için önce tepsinin ortasından kesin, kalan yarıları da kendi aralarında kesin. Böylece eşit büyüklükte dilimleriniz olacaktır. En üstte de yoğurt ile 2 kaşık sıvıyağı karıştırıp sürün. Bu böreğin üzerinin nar gibi kızarmasını sağlayacak. En üste de çörekotu ve susam serpip 200 derece fırında orta katta kapağı hiç açılmadan 35 dk pişiriyoruz. Herkesin fırını farklı pişireceği için üzerinin kızarmasının yeterli olacağını da söylemek isterim. Afiyet olsun.

20 Kasım 2013 Çarşamba

MANTI

*

Ben her sene kışlıkları hazırlarken biraz da mantı yapıp buzluğa atıyorum. İnanılmaz kolaylık oluyor. Dışarıda satılan bir sürü yiyeceğin yerine evde kendim yapabileceğimi anladığımdan beri elimden geleni yapıyorum. İnsanın kendi yaptığını hazır olana tercih edip yemesi de ayrı bir güzel oluyor. Bu sene de boy boy mantı yaptım. Çok pratik oluyor, eve akşam gelseniz bile bir makarna yapacak sürede ana yemeğiniz hazır. Buzluktan çıkarıp kaynayan tuzlu suya atın ve pişirin. İşte mantı tarifim:








Malzemeler:

4 yumurta
4 çay kaşığı tuz
aldığı kadar un( ben hiç ölçmedim ama hamurun oldukça sert olması gerekiyor.)

100gr kıyma
1 soğan
karabiber ve tuz
bir yemek kaşığı biber salçası

Hamuru ilk başta yoğurmalıyız ki iyice dinlenebilsin. Sert bir hamur olduğu için zor açılıyor. Tavsiyem merdane kullanmanız. Hamur iyice yoğrulmalı, bıçakla kesildiği zaman içerisinde gözenekler oluşmuş olmalı. Hamuru yoğurduktan sonra bezelere ayırıp unlu bir zemine sıralıyoruz ve üzerini nemli bir bez ile kapatıyoruz ki kurumasınlar.
İç harcı için kıymaya ince doğranmış soğan ve diğer malzemeleri ekleyip yoğuruyoruz.
Hamuru çok unlamadan bıçak sırtı kalınlığında açıyoruz. Eşit karelere bölüp ortalarına kıymalı harcımızdan koyuyoruz. Karelerin dört köşesinden  tutup ortada birleştirerek kapatıyoruz. Unlanmış bir tepsiye koyuyoruz.Karelerin büyüklüğü önemli değil. İstediğiniz kadar büyük ya da küçük yapabilirsiniz. Sadece aynı boyutta mantılar eşit sürede pişeceği için, birbirlerine karıştırmayın. Ben bir kaç boy yaptım ve yanlarına ebatları belli olsun diye para koyup fotoğrafladım.



Bir tanesini de çay bardağının ağzıyla kesip poğaça yapar gibi birleştirdim. Sonra da kenarlarını kıvırarak kapadım ki böylece daha süslü ve büyük mantılarım oldu. Hamurum arttı, artanlarla da taze makarnalar yaptım.



Hemen pişirmek isterseniz kaynamış tuzlu suyun içine atıp yumuşayana kadar ve mantılar üste çıkana kadar haşlayın. Sarımsaklı yoğurt ile karıştırıp üzerine tereyağında çevrilmiş toz biber ya da salça sosu ile servis edin. Benim gibi kışlık buzdolabında saklamak için de gölge ve rüzgarlı bir yerde biraz kurutun ve poşetlere paylaştırıp dondurucuya atın. O kadar zamanım yok derseniz de, mantıları birbirine değmeyecek şekilde dolaba dayanıklı bir kaba koyup dondurun ve öyle poşetleyin. 5dk da birbirlerine yapışmayacak kıvama geliyorlar. Afiyet olsun.

TİRAMİSU

*
Her yerde yemişliğim var bu tatlıyı. Kendim de yaptım, günlerde de yedim, pastanelerde de yedim. Size her yiyenin müptelası olduğu, yemeye doyamadığı, her tadına bakanın tarifini istediği tiramisu tarifini veriyorum.O kadar da iddialıyım. Tatlı sevmeyen Deniz bile, tabak tabak yedi inanın. Kalemleri kağıtları hazırlayın ve yazın lütfen :




Malzemeler:

1 paket labne peyniri
2 yumurta sarısı
3 bardak süt
2 buçuk fincan şeker
2 buçuk fincan un

kedi dili bisküvi
ıslatmak için granül kahve

İlk önce kremayı hazırlıyoruz. Yumurtayı şekerle çırpın. Süt ve unu ekleyip kaynayana dek karıştıra karıştıra pişirin. Kaynamasından 3-5 dk sonra labneyi ekleyip hiç durmadan karıştırıyoruz. Labne kremada eriyince ocağın altını kapatabilirsiniz.
Krema bir kenarda bekleyedursun biz de o arada kedi dillerimizi dizelim. Bir cam kabı suyla ıslayalım.Kremadan bir iki kaşık kabın dibine koyalım. 2 bardak suya 1-2 tatlı kaşığı kahve ekleyerek hazırladığımız suda kedi dilini ıslatalım. Kedi dillerini ölçülü ıslatın; zira çok ıslanırsa erir, az ıslanırsa kıtır kıtır kalırlar. Dokunduğunuzda yumuşamışsa ve kıtır yer kalmamışsa tamamdır. Ama dik tutunca düşecek kadar ıslatmayın. Kötü olmuyor ama dişe gelsin biraz istiyoruz. Islattığımız kedi dillerini kremanın üzerine döşeyip üzerine yine krema döküyoruz. Bir sıra daha kedi dili döşeyip yeniden bir sıra krema dökülür ve ıslatılmış bir spatula ile üzeri düzeltilip soğumaya bırakılır. Ben servis esnasında kakao ekledim. Bunun için de sık gözenekli bir süzgeç kullandım. Afiyet olsun.



19 Kasım 2013 Salı

EKMEKLİ KÖFTE- PATATES


























Köfte patates sevmeyen var mı ? Özellikle çalışan hanımların kurtarıcısı bu şahane şeyler. Yapıp şekil verdikten sonra dondurucuda 1-2 aya kadar saklanabiliyor.

Malzemeler:

250-300 gr orta yağlı kıyma
1 diş sarımsak
1 tane soğan
2 dilim bayat ekmek
tuz, karabiber,kimyon
ve
patates

Kıymayı bir kaba alalım.Ben küçük küçük doğradım, soğan hissedilmesin diyorsanız rendeleyebilirsiniz. Sarımsağı havanda ezebilirseniz güzel olur yapamazsanız küçücük doğrayın. Tuz ve baharatlar da ekleyip en son bayat ekmeklerimizi ekliyoruz. Bayat ekmekleri birazcık ıslıyoruz, ıslandıklarını anlamayacaklar bile. Sadece yumuşamalarını istiyoruz. Elde parçalayarak köfte harcına ekleyebiliriz.İsterseniz kurutup rondodan geçirerek de kullanabilirsiniz. Bu köftede ekmek olmazsa olmazdır.Harcı ezmeden daha çok karıştırarak özleştiriyoruz.Ceviz kadar parçalar koparıp iyice inceltiyoruz. Çünkü pişerken kabarıp toplanacaklar. Köftelerimizi en az yarım saat bekletirseniz baharatı içine daha güzel işleyecektir. Yok ben bekleyemem derseniz, hemen kızarttığınızda da lezzetine doyamayacaksınız.
İlk başta patatesleri kızartıyoruz servis için. Daha sonra köfteleri kızartıp patateslerin üzerine alıyoruz. Klasik ama müthiş bir lezzet. Afiyet olsun :)

EVDE LAHMACUN YAPIMI- TAVADA LAHMACUN

Çocukluğumuzdaki gibi kalmadı hiçbir şey. Aşklar, şiirler, kitaplar, şarkılar, sözler..
Bu şarkı benden size gelsin, bir yandan dinleyin bir yandan tarifi okursunuz:



Evde lahmacun yapma fikri birden aklıma geldi. Neden olmasın ki dedim kolları sıvadım. Oldu , hem de çok güzel oldu. Sıcak sıcak , ev yapımı, içinde ne olduğunu bildiğim misler gibi lahmacunlarım oldu. Yaparken bir yandan da düşünüyorum; hamile olup canı isteyen ,  bulamayan insanlar için ne büyük kolaylık olur bu tarif. Düşünüldüğü kadar zor değil inanın. Aman pişmez diye de düşünmeyin, gayet güzel pişiyor.
İşte ev yapımı, kolay, tavada pişen lahmacun tarifimiz:

Malzemeler:

hamuru:

yarım tatlı k. şeker
yarım paket instant maya(5 gr-2tatlı k. kadar)
1tk silme tuz
3 bardak un
1bardak peyniraltı suyu, ya da su

harcı:

200g kadar kıyma
4tane domates
2 tane soğan
3 tane biber
1 tk.pul biber, biraz tuz
1 yemek kaşığı biber salçası
birkaç dal maydanoz
1 yk. sıvıyağ

Kurban bayramından kalan kıymaları değerlendirmek için ideal. Ayrıca çok bereketli bir tarif oluyor. Benim verdiğim ölçülerden 9 tane lahmacun çıkıyor.Mutlaka yağlı bir kıyma kullanın. Koyun ya da kuzu olması da önemli. 
İlk önce hamuru hazırlıyoruz. Tüm malzemeleri karıştırıp ele yapışmayan bir hamur yapmalıyız.


Hamuru yoğurduktan sonra dinlenmesi için nemli bez örtüp bir kenara alıyoruz. İşin en güzel yanı da bu. Kabarmasını beklemeyeceğiz. Biz harcımızı hazırlayana kadar sadece dinlendireceğiz. 
Harç için de kıymayı derin bir kaba alıyoruz. Soğanı robottan geçiriyoruz. Rende gibi olmayacak ama elde doğranmış gibi de olmayacak. ikisinin arası bir kıvamda yapmalıyız. Püre gibi oldu diyelim, bu sanırım onun için en ideal tanım.Soğan kıymayla aynı miktarda olmalı.
Biberler ve domatesler de çekildikten sonra kaba alınır. Elde küçük doğranmış maydanoz, salça, pul biber ve tuz da eklenir. En son da sıvıyağ gezdirilir ve bir güzel harmanlanıp kenara alınır.

Hamur dokuz eşit parçaya bölünür.Ben hamuru hep mutfak tezgahında açıyorum. Mermerde açılan hamur bana göre daha bir güzel oluyor. Hamur tava boyutunda açılır. Benim tavam 25- 30 cm civarındaydı. Açılan hamur tavaya yerleştirildikten sonra harçtan iki kaşık hamurun üzerine yayılır. Altı açılarak kısık ateşten biraz fazla ateşte 10-15 dk kapağı kapalı halde pişirilir. Pişen lahmacun ters çevrilerek bir tabaga alınır ve elle biraz su serpilir. Sonra ön yüzü çevrilip üzerine hemen bir bez örtülür.Kısık ateşte piştiği için birazcık sertleşiyor çünkü. Abartıp çok su serpmeyin, sadece birazcık kendine getirecek kadar. Diğer hamur da pişince öncekinde olduğu gibi ters çevirin ve yine hafif ıslayıp üzerini sıcakken örtün. Tüm lahmacunları böyle pişirdikten sonra salata, bol limon ve ayran ile servis yapabilirsiniz. Afiyet olsun.

13 Kasım 2013 Çarşamba

KÖPOĞLU ya da KIZARTMA YOĞURTLAMA


































Herkes ömründe bir kez yemiş hatta belki de yapmıştır bunu. Lakin soframda çok önemli bir köşeye sahip  olan bu leziz şeyi arşivime almamak çok ayıp olacaktı :)
Sarımsaklı yoğurdun içine ne girse bir başka güzel oluyor. Bir de taptaze tereyağı ile buluşurlarsa değme yemek ellerine su dökemez bu zat-ı şahanelerinin. Şimdiye kadar ben sevmedim bunu diyen kimseye rastlamadım. O kadar güzel bir şey ki bu; meze desen olur, yemek desen olur, salata desen olur. Hem kolay , zahmetsiz, az malzemeli; hem de tadı her zaman garantili ve çok beğenilen bir tarif.
Malzemeler:
2 tane patates
4 tane çarliston biber
2 tane patlıcan
havuç, kabak, karnabahar(doğru yazılışı budur efendim :) vb.. kızarabilen herhangi bir sebze ..
2 bardak yoğurt
1 büyük diş sarımsak
1 yemek kaşığı tereyağ
yarım yemek kaşığı toz biber

Ben kızartmalarımı hep zeytinyağında kızartıyorum .Tabi yemekler de ya zeytinyağlı ya tereyağlı. Bir 4 sene olmuştur rahat. İnanın vücudunuzun rahatladığını hissediyorsunuz. zeytinyağının o 5-10 sene önceki buruk hali de yok artık. Gayet hafif ve lezizler. Zeytinyağı olmasaydı fındık yağını tercih ederdim. Ancak ayçiçek yağı devri benim için kapandı inşallah.
patatesleri büyük küpler halinde doğruyoruz. Patlıcanları da yarım parmak kalınlığında dilimliyoruz ve su dolu bir kaba alıyoruz ki acısı çıksın. Biberlerin de çekirdeklerini temizliyoruz. Ben bir tane bile çekirdek bırakmıyorum.Tabi tercih sebebi bu çekirdekli seven bırakabilir, benim çekirdeklere küçük bir takıntım var.
Sonra sırasıyla, teker teker tuzladığımız patates biber ve patlıcanı kızartıyoruz. Geniş bir tabağa aldığımız kızartmaları soğumaya bırakıp yoğurt sosu hazırlıyoruz. Yoğurt süzme kıvamında olursa daha güzel olur. içerisine sarımsakları küçük küçük doğruyoruz. Ben doğradım ama havanda ezilerek ya da rendelenerek kullanılabilir. Sarımsaklı yoğurdun yarısından fazlasını kızartmaların üstüne döküp iyice karıştırıyoruz. Tüm malzeme yoğurt olunca kalan kısmı da üzerine gezdiriyoruz ve düzeltiyoruz.
Ayrı bir yerde küçük bir tavada tereyağımızı kızdırıyoruz. Köpürünce ocağın altını kapatıp toz biberimizi koyuyoruz ve hızlıca karıştırıyoruz. Çok sıcak atarsanız yanar, soğuk atarsanız biberle çiğ kalır. Ayarlamayı iyi yapmalısınız. Tereyağı sosu deyip geçmemek lazım. Her ayrıntı önem arz ediyor :) Biberler yağa atınca köpürüyor ya, o köpüğü sönmeden yemeğimizin üstüne şööööyle bir gezdiriyoruz. Oh misss.. Sosun en güzel kısmı tavada kalan kısmı bu arada. Onu da bir güzel ekmekle sıyırıp atıverin ağzınıza.Afiyet, bal, şeker olsun :)

9 Kasım 2013 Cumartesi

MANTAR SOTE

Bu gün uzun ve yorucu bir gündü. Bir o kadar da güzel. Akşam olmasa da tüm gün böyle sürseydi diye dilemeden edemeyeceğim.Son günlerde eve girmek istemiyorum zira. Kış gelmeden capcanlı doğanın resmine son bir kez bakma telaşesindeyim. Ne yaptın diye sorarsanız; dedemi ve halamı ziyaret ettim,yol kenarındaki dikenlerden yabani böğürtlenler topladım, kuzine sobamızı kurup başında bol muhabbetli yemekler yedik, sahilde yürüdük, dalından taze meyveler yedik..



Bugün vereceğim tarif herkesin sevdiği bir yemektir iddiasında bulunamayacağım cinsten. Mantar bazılarına bir hayli dokunuyor çünkü. Bazısı da tadından hoşlanmıyor. Pratik bir şeyler yapayım, hem protein alayım hem de tadı güzel olsun diyenlerdenseniz buyurun tarife :

Malzemeler:
yarım kg kültür mantarı
2 orta boy soğan
zeytinyağı, tuz, pul biber

Mantarları pazardan alırken tam açılmamışlardan seçerseniz yemeğiniz daha beyaz olacaktır. Açıldıkları zaman alt tarafları siyah oluyor. Ama benim için yemeğin siyah olup olmaması değil lezzeti önemli. Ben karışık aldım. Tabi bunda terazi burcu olmamın ve bir türlü karar verememiş olmamın da etkisi yok değil. Mantarları yıkayıp saplarının en altındaki sararmış katılaşmış kısımları temizleyin. Dileyen yıkamadan kagıt havlu ile silerek kullanabilir, yapanlar gördüm ama bence hijyenik değil. Temizlenen mantarları kuşbaşının yarısı büyüklükte doğrayın. Mantar piştikçe hacimsel olarak küçülmez o yüzden yiyebileceğiniz boyda doğrayın. Soğanları da piyazlık doğrayıp bir tavada pembeleşene dek yağ ve tuz ile çevirin. Tam olarak yumuşamadan biraz pul biber ilave edin. Bu aşamada koymamızın sebebi pul biberin yağa rengini ve tadını vermesini sağlamak. Pul biberi attıktan sonra bir kez karıştırıp yanmasına fırsat vermeden mantarları ilave edin. Orta harlı ateşte mantarlar yumuşayana dek pişirin. Mantarı kısık ateşte pişirirseniz sulanır ve sulu bir soteniz olur. Nasıl beğeniyorsanız...Afiyetler olsun :)

8 Kasım 2013 Cuma

KABAK TATLISI (KİREÇTE )



Biriken tarifleri yazacağım demiştim lakin dayanamadım. Sıcak sıcak paylaşmak istedim.

Anneciğim bahçemizde her sene misler gibi doğal ürünler yetiştiriyor, Allah nazarlardan esirgesin.Bu sene bol kabak oldu. Eşe dosta komşuya da dağıttı annem, bize bir kabak kalmış.Buralarda mantaç kabağı diye biliniyormuş. Sarı bir kabak, bal kabağı gibi değil.

Ben böyle dışarıda odun ateşinde pişen her yemeğin lezzetinin katmerlendiğini düşünenlerdenim. Eskiden düğünlerde yöredeki kadınlar yapardı yemekleri. Benim rahmetli anneannem de pişirirmiş. Melamin ya da alüminyum tabaklarda getirilirdi sofraya. Şimdilerde aşçılar pişiriyor, sanayi tüpü üzerinde eski lezzetleri kalmadı ne yazık ki yemeklerin. Şöyle bir düğün pilavı olsa da yesek :) Kabak tatlısı için bahçede ateş yaktık. İmkanınız varsa siz de böyle yapın. Bizim kabağımız biraz boldu, çok şükür, orada yapmak biraz emrivaki de oldu.

Neyse lafı uzatmadan tarife geçeyim. Biraz uzun yazdım ama gözünüz korkmasın, ölçülere birebir uyduğunuz takdirde sizin de çıtır çıtır kabak tatlılarınız olabilir.ölçüleri kendinize göre azaltabilirsiniz. Ölçü şeker ve kabak için birebir. Su için ise şekerden biraz fazla olacak. Birçok sitede bire bir buçuk şekerle yapılmış. Dehşete düştüm..

Malzemeler:
7 kilogram sarı kabak(mantaç, mantaş)
7 kilogram şeker
9 litre su
2 limon


Size milimetrik kabak hesabı veriyorum, hazır olun. :) Kabaklar bir-bir buçuk parmak kalınlığında, 3 parmak genişliğinde, istenilen uzunlukta doğranır.Derin bir kaba koyulur.Bizim kabağımız doğradıktan sonra tarttığımızda 7 kg geldi, büyük bir leğene koyduk. Kireçleme işlemine başladık.

Kireç bir kapta az miktar suyla ezilir. Süzgeçten geçirilerek kabakların üzerine dökülür. Kabın dibinde kalan için kap su ile çalkalanıp yeniden dökülür. Kabakların üzerini aşacak kadar su ilave edilir ve kireç her yere eşit dağılsın diye karıştırılır. Kabak kireçte ne kadar uzun kalırsa o kadar çıtır oluyor. Biz bir buçuk gün beklettik. Biz diyorum ama ben sadece yardımcı kısmındaydım, anneciğimin eline su dökemem tabi ki. Bir buçuk gün aslında planda yoktu, yağmur sebebiyle ertelendi.

Konuyu çok dağıtmadan devam edeyim. Bir buçuk günün sonunda şeker ve suyu tencereye aldık. O kaynayana kadar kireçleri iyice durulamak gerek tabi. Kireçli suyu döküp 5-10 kere iyice yıkadık, su berraklaşana dek. Su berraklaşınca kabakları kenara aldık.


Şerbetimiz de ağdalı bir kıvamda olmamalı. Kaynamaya başladı,Kesinlikle duman içine giriyor diye kapak kapatmayın. Sıcağın yarattığı girdapla duman içine işler o zaman. Kaynamasının üstünden 5 dk geçti kabakları içerisine kattık. Yalnız kabakları suya yukarıdan atmayın, hatta ilk partiyi kepçeyle falan katın ki elinize şıra sıçrayıp yakmasın. Tüm kabakları katınca kaynaması durdu, 10 dk. sonra yeniden kaynadı ,soğuktan sanırım.Yeniden kaynamaya başlayınca saat tuttuk. Tam 2 saat 20 dk.' da pişmişti.Pişerken üzerinde biriken köpüğü de alın unutmayın.



İndirmeden 2-3 dk önce 2 limon suyu ekledik, şeker kristalize olmasın diye.
Piştiğini hafif ağdalanmış şerbetinden ve kırmızıya dönen renginden anlayabilirsiniz.Tadına bakın hatta, ilk başta biraz daha yumuşakmış gibi gelebilir, suyunun içinde bekledikçe kendi kendine çekecek ve soğudukça kıtırlaşacak. Yanılıp daha çok kaynatayım demeyin, şekerlenebiir.
Piştikten sonra hemen kaplara kaldırayım demeyin, soğuma süresi biraz uzun sürüyor. Bırakın kendi halinde beklesin, elbet soğuyacak acelemiz yok :)
Soğuyunca ya da soğumasını beklemeden, üzerine tahin ve ceviz kırığı döküp afiyetle yiyebilirsiniz.

7 Kasım 2013 Perşembe

KABAKLI TART



Bazen hayatımızda her şeyin çıkmaza girdiğini, her şeyin üst üste geldiğini hissettiğimiz dönemler olabiliyor. Umutsuzluğa kapılıyoruz, ne yapacağımızı bilemiyoruz. Ancak hayatın bize neler getireceğini bilmiyoruz. Allah'ın bizim için nasıl planları var.. Bir şey olmuyorsa, olmaması gerektiğindendir derler ya hep, ne kadar doğru. kim bilir kaç tane bela biz farkına bile varmadan es geçti bizi, yaşadığımız kaç kötü olay bizi gelebilecek daha kötü olaylardan sakındı. İnsanlar ellerinde olanların kıymetini bilmiyorlar. Çok şükür ki kendi hayatımı yaşıyorum. Çok şükür canım ailem yanımdasınız. Kötü bir şey olmadı, bunları yazmamın sebebi felaketler değil. Sadece gece yastığa başımı koyduğumda; ''Allah'ın bir bildiği var'' , diyeceğim kadar farkındalığımın olması bile yeterli. Ve idrak edemediğim bir çok lütuf için, tevekkül veren rabbime kocaman bir şükür daha.
Bakalım tarif defterimden hangi tarif geliyor :) 
Yazmaya başlamadan tarif seçmemiş olmayı seviyorum. Böyle gelişine olunca daha bir gizemli geliyor. Fotoğraflardan birisini seçip onun tarifini yazıyorum. Dediğim gibi çok uzun zamandır düşündüğümüz için blog açmayı, epeyce tarif biriktirdik. Fırsat buldukça hepsini paylaşacağız.Bugünkü tarifimiz; ''kabakla değişik hangi yemekleri yapabilirim,çocuğum kabak yemiyor,ilginç bir kabak tarifi var mı ?'' diyenler için geliyor efendim:

MALZEMELER:
1 yumurta
2 bardak dolusu suyu sıkılmış kabak rendesi
1 bardak peynir
1 yemek kaşığı un
bir tutam dereotu
karabiber, tuz, pul biber
1 soğan
1 yemek kaşığı zeytinyağı

tart hamuru:

2 buçuk su bardağı un
100 gr margarin ya da 2 yemek kaşığı tereyağ
1 çay bardağı(4 kaşık kadar yoğurt)
1 pk kabartma tozu
tuz


İlk önce tart hamurumuzu hazırlıyoruz ki biz içini hazırlarken o bir yandan dinlenedursun. Hamur için margarini kızartmadan eritiyoruz ve tüm malzemeleri karıştırıp dağılmayan ve yumuşak olmayan bir hamur yapıyoruz.

Hamurun üzerini örtüp dinlenmeye bırakınca kabaklarımızı yıkıyoruz. Kabakların rendenin iri tarafında rendelenmesi daha makbul. diğer türlü sulanabilir.Ancak dişe gelmesin isterseniz dilediğiniz şekilde de yapabilirsiniz. 2 bardak kabak rendesinin suyunu elimizle sıkıyoruz. Bu suyu atmayıp çorbalara kullanabilirsiniz. Kabakların içine rendenin ince tarafıyla rendelenmiş peyniri ilave ediyoruz. Peynir cinsi fark etmez, ben salamura kullandım. Siz kaşar peyniri , çökelek ya da teneke peynir kullanabilirsiniz.Soğanı da incecik doğrayabilirsiniz ya da rendeleyebilirsiniz. Ancak rendeyi pek tavsiye etmem, bu yemekte soğan zaten hiç hissedilmiyor. Yumurtayı , baharatları, ince doğranmış dereotunu , sıvıyağı ve unu da ilave edip karışımı tamamlıyoruz.

Dinlenen tart hamurunu da yağlanmış fırın kabına(ben 25 cm borcam kullandım) kenarları yükselecek şekilde yayıyoruz. Fırında üzeri kızarana dek pişiriyoruz. Yanında haydari ile çok güzel gidiyor , söylemeden geçemeyeceğim :)


6 Kasım 2013 Çarşamba

PONÇİK VE MUKADDİME



Uzun zamandır planladığımız lakin bir türlü fırsat bulup da gerçekleştiremediğimiz bir şeydi blog açmak. Kardeşim ile birlikte bir yolculuğa çıkıyoruz , inşallah hayırlısı olur her şeyin ve inşallah güzel şeyler paylaşmak nasip olur. Bu aslında ikimizin de blogger olarak ilk deneyimimiz değil. Daha önceden de farklı konularla ilgili bloglarımız vardı. Yemek yapmayı çok seven iki kardeşiz, bu açıdan ortak yapacağımız ilk yazarlık olacak.

Lafı fazla uzatmadan, yarın sabaha da yapılır belki ümidiyle, harika ponçiklerimizin tarifini vermek istiyorum. Umarım dener ve beğenirsiniz.



Malzemeler :

3su bardağı un
1 paket dr. oetker instant maya
1çay kaşığı şeker
2 çay kaşığı tuz
2 çay bardağı ılık su
yarım çay bardağı sıvıyağ

Üzerine:
Sosis, salam, sucuk ne isterseniz.
Siyah zeytin
Kaşar peyniri ya da eriyebilen herhangi bir peynir
Biber ve domates

Hamur için derin bir kaba un elenir.Maya , şeker ve tuz ilave edilip iyice harmanlanır. Yaş maya ya da normal kuru maya da kullanabilirsiniz. İnstant maya ile güzel sonuçlar aldığım için ben onu tercih ediyorum. Hamurum ne yaparsam yapayım kabarmıyor diyorsanız size tavsiyem instant mayayı da bir denemeniz. Eğer normal maya ya da yaş maya benim için ideal diyorsanız ilk önce şeker tuz ve un karışımını harmanlayın. Daha sonra ortasını açıp ılık suda erittiğiniz mayayı ortaya dökün. Unu diğer malzemelerle harmanlamamızın sebebi, mayanın direkt tuz ile temas ettiği takdirde performans kaybı yaşamasından.
İnstant maya ile yapacaksanız, dediğim gibi, tüm malzemeleri harmanlayın. Yağı da ekleyin. Azar azar da su ilavesi ile ele çok yapışmayan bir hamur yoğurun. Hamuru yogururken çok hırpalamayın. Yumuşak hareketlerle elden ayrılacak kıvama gelmesi yeterli. Bilahare hamur yogurma ile ilgili bir post da yayınlamak istiyorum zaten.
Yoğrulan hamur iki katına çıkana kadar üzeri örtülü mayalanmaya bırakılır. Mayalanan hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar koparılır ve üzerine malzemeler yerleştirilir. Bir 15 dk da tepside mayalandırılan hamur üzeri kızarana dek fırınlanır.

bismillah

hoşgeldik :)